FRANSA’da Altın Renkli Tepelere Yolculuk - 3.Bölüm

Beaune’a Varmadan Önce

 

Avallon’dan Burgundy bölgesindeki Beaune şehrine doğru yol almadan önce Avallon’a sadece 43 km mesafedeki Semur- en- Auxois adlı muhteşem ortaçağ kasabasını görmeden geçmemelisiniz. Unesco’nun dünya mirasları listesinde bulunan ve kendinizi bambaşka bir masal görüntüsünün içine girmiş gibi hissedeceğiniz bu şirin kasabanın evleri, sokakları ve yukarıdan seyretmeye doyamayacağınız güzellikteki manzarası gerçekten görülmeye değer. Vaktiniz olursa şehrin meydanındaki cafelerden birinde keyif yapabilirsiniz.

 

 

                                                            Semur-en-Auxois'den görüntüler

Semur- en- Auxois kasabasından çıkıp da yolunuzu Chateu Neuf’a düşürmemek olmaz. Unesco’nun dünya mirasları listesine giren bu şato ve hatta Neuf kasabası tıpkı diğer ortacağ şato ve kasabaları gibi eşşiz bir güzelliğe sahip. 12.yy dan kalma ve bölgenin en güzel şatolarından biri olarak bilinen Neuf’un içinde sayıları az olsa da o döneme ait bazı mobilyaları görebilirsiniz. Küçüçük kasabanın içindeki dar sokaklarıın ve minyatür evlerin arasında yürüyüşünüzü yaparken zamanın donmuş oldugunu hissedip, oradan hiç ayrılmak istemeyeceksiniz.

 

 

                                                                         Neuf

Semur- en- Auxois ve Neuf kasabalarını görmeden Beaune’a direk giderseniz, eşsiz güzellikte iki yerleşim yerini kaçırmış olacaksınız.

 

Ve son durak Beaune

Beaune, gerek mimarisi gerekse cafe ve restoranlarıyla etkileyici ve defalarca gitseniz bile hiç sıkılmayacağınızı düşündüren bir şehir olarak favori listenize giriş yapabilir. Bunda, ‘Rue de Grand Crus’( Route Des Grand Crus) diye anılan yol üzerindeki şarap bağlarına ve birbirinden güzel kasabalara çok yakın olmasının da bir etkisi olacaktır mutlaka. Beaune'da kalmanın en büyük avantajlarından birisi şarap tadımı yapmak isteyenler için çevresinde oldukça fazla şarap bağının bulunması.

 

                                                                                 Beaune

Beaune’un sokakları arasında dolaşarak o eski evlerin fotograflarını çekmek, cafelerinde oturmak, birbirinden lezzetli "patisserie"lerinden değişik lezzetler tatmak, restoranlarını keşfetmek çok keyifli. "Daha çok vaktim olsa da şu kasabada biraz daha kalabilsem" dedirten bir yer olmakla birlikte bu şehrin çevresinde de görülmeye değer çok sayıda yer olduğu için Beaune’da yine de çok fazla vakit kaybetmemek gerek.

  

                                                                                 Beaune sokakları

Civardaki turlara başlamadan önce mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisi Beuane’un merkezindeki 15. yüzyılından kalma Hotel Dieu’(Hospice De Beaune)dur. Adının hotel olması sizi yanıltmasın çünkü burası aslında ünlü bir Fransız devlet görevlisi tarafından sadece yoksullar için yaptırılmış bir hastaneymiş, üstelik 1970'lerin sonuna kadar da aktifmiş. Harika mimarisi ve bir kısmı korunmuş iç dekoruyla gezerken keyfine doyamayacağınız bu tarihi bina, kasabanın tam da göbeğinde yer alıyor.

 

  

                                                                                   Hospice De Beaune

Beaune’da konaklamak için tavsiye edebileceğim ideal otellerden birisi ‘ Le cep’, çünkü hem konforlu, hem tarihi, hem de merkezde. Hotel Dieu’ya sadece iki dakika yürüme mesafesinde olan Le Cep’in otoparkı da mevcut. Eskiden ev olarak kullanılan bu otel 1658 yılında Fransız kralı 14. Louis’yi de ağırlamış.

 

   

                                                                             Le Cep Hotel

 

 

Yemek için Beaune’da seçenek çok. Şık restoranların çoğu için önceden otel kanalıyla rezervasyon yaptırmanızda fayda var. Ancak merkezdekii ‘Le Conty’ veya ‘Galion’ adlı restoranlarda yer ayırtmadan da masa bulma şansınız olabilir. Bu restoranlarda Fransız mutfağına özel ‘Bouef de Bourgognon’ dan tatmanızı öneririm. Le Conty’nin ‘Tiramissu au cassis’ (yerel meyvesinden yapılan Tiramusu) den de tatmalısınız. "Patisserie"ler'e gelince, vitrinleri o kadar davetkar ki, tatlı ile aranız hiç yoksa dahi en azından ünlü Fransız pastası ‘ Les éclairs’ (ekler)’den tatmadan dönmeyin derim. Bunun için ‘Le Cep’e iki dakika yürüme mesafesinde olan ’’ Salon de the’’ adlı "patisserie"yi öneririm. Kahvaltı içinse, pazar yerindeki atlı karıncanın yakınındaki ‘ Le Carnot’ yu tavsiye ederim. Boulangerie (fırın) veya brasserie'lerden yiyeceğiniz çıtır çıtır baget ekmeklerin arasına hazırlanmış sandviçlerin tadı ise enfes.

    

 

Rue de Grand Crus, Altın Tepelere Yolculuk

Bir gününüzü alacak şarap bağları rutunu keyifle tamamlayabilmeniz için sabah yola en geç saat sekizde çıkmanızı öneririm. En az üç dört saatinizi de, bu rutun son durağı olan Dijon şehrini görmek için ayırmanızı tavsiye ederim. Sıkı bir alışveriş yapmak isteyen bayanlar için ise bu süre beş altı saate kadar uzayabilir. Eğer isterseniz, La Fayette adlı alışveriş merkezi bile bir kaç saatinizi alabilir.

 

Beaune kasabasını günübirlik terk ettiğiniz zaman çevreyolunu kullandığınız müddetçe sağda ve solda gördüğünüz üzüm bağlarına ait manzaralar ve renk tonları tek kelimeyle büyüleyici. Hasat zamanına rastlarsanız üzüm ve yeşilin tonlarını görürsünüz.  Hasattan sonra yerini sararmış yapraklara bırakmış görüntü ise "Cote’o Dor" dedikleri, altın tepeler adeta.

 

Görüp geçtiğiniz her yerin bir fotograf karesi oluşturabileceği bu diyarlarda ilerlerken ilk durağımız üzüm bağları ve bölgeye ait şaraplarıyla ünlü Nuit Saint Georges kasabası oluyor. Küçük merkezi ve kısacık çarşısıyla sevimli bir kasaba olan Nuit Saint Georges’un içindeki şarap kavlarında şaraplarınızı tadabilir ve beğenirseniz bu bölgeye ait istediğiniz şarabı satın alabilirsiniz.

 

 

                                                                   Nuit Saint Georges

Bir sonraki durak ise Nuit Saint Georges’dan bile küçük olan Vosne Romanee kasabası. Küçüçük ama bir o kadar şirin mi şirin bu kasaba yolundaki bağlar ve manzalar da görülmeye değer. İçinde sadece bir kaç kavın bulunduğu Vosne Romanee’nin bir özelliği dünyanın en pahalı şaraplarından birisi olarak bilinen Romanee Conti adlı şarabın üzüm bağına da ev sahipliği yapması. Kasabanın yanındaki üzüm bağlarını takip eden patika yoldan içeri sapıp da bağların arasında dolaşmaya başlarsanız ve de sanslıysanız RomaneConti’ye ait bağın minicik işaretini görme şansınız olabilir. Aldığımız bilgiye göre bağın sahibi, bağı görmek üzere cok fazla ziyaretçi gelmesi ve üzümlerin zarar görmesi nedeniyle ana levhayı artık bulundurmuyormuş. Eğer meraklıysanız bölgenin bağlarını gösteren özel bölge haritalarından bir tane mutlaka edinin.

Bir sonraki kasabaya doğru yol almadan önce, Vosne Romanee’ye on dakikalık mesafede bulunan şato ve mantar ‘ Chateau and Truff’ diye anılan restoranın levhasını takip edip öğlen yemeğinizi bu şatoda yemenizi öneririm. Restoran sahibi yıllardır özel eğitimli av köpekleriyle tepelerden topladığı mantarları bu restoranda çok farklı lezzetlerde müşterilere sunuyor. İçilen su haricinde tuz dahil yediğiniz her şey bu özel mantarla yapılmış  ve de oldukça lezzetli. Restoran da sadece bir masa olduğu ve sadece öğlenleri açık oldugu için önceden rezervasyon yapmakta fayda var.

 

 

Bir sonraki durağınız Vougeot kasabası olmali. Clos de Vougeot şatosu, şarabın tarihçesini sunan bir müze olarak hizmet vermekte ve görülmesi gereken harika bir şato. Bu müzede eskiden kullanılan büyük varilleri, şarap kovaları ve dev press makinalarını görünce şaşırmamak elde değil. Clos de Vougeot şatosundan üç yüz metre geride, etrafı yine bağlarla çevrili ‘Chateau de la Tour’ adlı başka bir şato daha var. Bu şatoda, o bölgeye ait şarap tadımları yapılabiliyor. Bölgedeki üzüm bağlarını yetiştiren ilk kişiler oldukları iddia edilen keşişlerin, ilk tohumları bu şatonun önünde ektiklerine dair bir rivayet var. Burdan ayrılmadan önce her iki şatonun çevresindeki renk tonlarını kare kare fotoğraflamak ve hafızanıza kazımak istiyorsunuz.

 

                                                                           Clos de Vougeot

 

                                                                  Clos de Vougeot'dan görüntüler

Bir sonraki kasaba durağımız Chambolle Musigny. Burasi da saraplarıyla ve sarap tadim kavlarıyla ünlü şirin ve ufacık bir kasaba. Patika yolları, evleri ve sokaklarinı hem araçla hem de yürüyerek gezebilirsiniz.Hemen arkasindan benzer bir kasaba olan Morey Saint Denis geliyor. Sevimli bir meydanı olan bu kasabada da şarap tatmak veya satın almak için kavları ziyaret edebilirsiniz.

                                                               Morey-Saint-Denis

                                                                 Chambolle Musigny

Dijon şehrine varmadan önce gezilmesi gereken son şarap kasabasi Gevrey Chambertin’dir. Chambolle Musigny ve Morey Saint Denis’e göre biraz daha büyük olan Gevrey Chambertin kasabası yine meydanı, dar sokakları ve şirin mi şirin evleriyle görülmeye değer bir yer.

 

                                                                    Gevrey Chambertin

Ünlü şarap butiği olan ve adını sahibi olan Philippe Leclerc’den alan kava mutlaka uğramanızı tavsiye ederim. İç dekorasyonunu, mahzendeki restoranını hem de tarihi parçalardan oluşturduğu müzesini beğeneceksiniz. Merak edenler şarap mahzenini görme şansını da bulacaklar. Şarap seven bir kişiyseniz, çeşitli hasat tiplerini tadabileceğiniz bu bohem butikten yaşlandırabileceğiniz kaliteli bir şarabı almadan çıkmayın derim.

   

                                                                            Philippe Leclerc şarap butiği

Son durağımız Dijon şehri. Meydanıyla, müzeleriyle ve alış veriş yapılacak caddeleriyle nispeten büyük bir şehir. Şirin cafe ve brasserileriyle keyif yapmanıza oldukça fazla imkan sunan bu şehirde de doya doya vakit geçirebileceksiniz.

 

 

 

Merkezdeki ‘Tartin’ Art’ adlı fırından harika tartinlerden tatmanızı öneririm. Atlı karıncanın (Carrousel) oradaki ‘ Comptoir des Colonies’ ve ‘ Restraurant O’ Bareuzai’ adlı brasserilerin birinde krep tadıp kahvenizi keyifle yudumlayabilirsiniz. Alışveriş de planlıyorsanız Dijon için en az yarım gününüzü ayırlamalısınız. Dijon caddelerinde sıkça rastlayacağınız hardal butiklerinde çeşitli tiplerdeki hardallardan tatmalısınız ve seviyorsanız Dijon hardalından almadan dönmemelisiniz.

 

 

 

Beaune ve civarı için en az üç gününüzü ayırmanızı tavsiye ederim.

 

Ve bitirmeden önce….

  • Fransada otoyollar ücretli ve pahalı. Ödeme için kredi kartı ve nakit kabul ediliyor. Vakit sorunu yoksa tali yolları tercih edin, manzaralar da cok guzel.
  • Kiraladığınız araçta navigasyon mutlaka olsun.
  • Otoparklar genelde ucuz, ancak çoğu otoparkda ödemenizi ödeme makinelerinda yapıyorsunuz. Bir kısmında kredi kartı gecse de bozuk para bulundurmanızda fayda var.
  • Avrupanın birçok yerinde oldugu gibi Fransa'da da cihazlara ödeme yapıp kendi yakıtınızı kendiniz alıyorsunuz buna hazırlıklı olun!
  • Bölgede görülecek yerlerin çokluğundan olsa gerek otelden sabah erken çıkıp akşam geç vakit ancak dönebiliyorsunuz. Kameranızı geceden sarj etmeyi ve telefonlarınız için araçta kullanabileceğiniz bir şarj aletini yanınıza almayı unutmayın!

 

 

 

Yorum ( 1 )
06.01.2015 13:34:32
‘Burada yer alan logo, yazı ve fotoğrafların tüm hakları aksi belirtilmedikçe Ece Kerman'a aittir ve kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Yazılarımda yer alan bilgiler kişisel araştırma ve gözlemlerimi, yorumlar ise kişisel görüşlerimi yansıtmaktadır ve bunlardan hareketle tarafıma hiçbir şekilde sorumluluk yüklenemez. Yazmış olduğum yazılar yönlendirme, reklam veya bilgilendirme amacı taşımamaktadır. Blogda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyelerin eksik, yanlis, güncelliğini yitirmiş olabileceği, doğrulanmalarının gerekebileceği, kişisel zevklerin farklılık gösterebileceği tarafınızca dikkate alınmalıdır. Yazıda yer alan hiç bir husus hiç bir surette tarafımca bir taahhütte bulunulduğu veya garanti verildiği şeklinde yorumlanamaz. Bloğa gönderilen görüşler, üçüncü taraf haklarını ihlal veya uygun olmayan içerik gibi unsurları içermesi halinde yayınlanmayacak veya şikayet olması halinde yayından kaldırılabilecektir. Bunlardan dogacak hic bir sorumluluk tarafıma ait olmayacaktır.’
YORUMLAR
Tunay Özgenç 09.01.2015 00:25:10
Harika bir anlatım. O tarafa gidecekler için süper bir yol gösterici, kendilerine bir döküm alıp yola çıkmaları kalmış . Resimlerde çok guzel. Kalemine ve ellerine sağlık Ece'cim.
YORUM YAP
Lütfen ( * ) Alanları Doldurunuz. E Posta Adresiniz Paylaşılmayacaktır.
Ad Soyad *
Lütfen Bu Alanı Boş Bırakmayınız!
E Mail *
Lütfen Bu Alanı Boş Bırakmayınız!
Web Siteniz
Yorum
E-Bülten Kaydı
Gelişmelerden ve yeniliklerden haberdar olabilmek için lütfen e bülten kaydınızı yapınız
Arama